Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Politics | ||||
Siyasal | küresel ısınma | global warming i. | ||
Transport is the fastest-growing source of global warming gases in Europe. Taşımacılık, Avrupa'da küresel ısınmaya yol açan gazların en hızlı büyüyen kaynağıdır. More Sentences |
||||
Siyasal | küresel ısınma | global warming i. | ||
Global warming is the most important question. Küresel ısınma en önemli sorudur. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Otomotiv | küresel ısınma | global warming i. | ||
This applies all the more at a time when the threat of global warming hangs over our future. Küresel ısınma tehdidinin geleceğimizi tehdit ettiği bir dönemde bu durum daha da geçerlidir. More Sentences |
||||
Environment | ||||
Çevre | küresel ısınma | global warming i. | ||
Emissions from the developed world are the primary reason for global warming. Gelişmiş dünyadan kaynaklanan emisyonlar küresel ısınmanın başlıca nedenidir. More Sentences |
||||
Çevre | küresel ısınma | greenhouse warming i. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
Environment | ||
Çevre | küresel ısınma potansiyeli | global warming potential i. |
Çevre | küresel ısınma ve sera etkisinin varlığını kabul etmeyen bilim insanı | coolist i. |